Veda Hutbesinden Alinacak Mesajlar

VEDA HUTBESİNDEN ALINACAK MESAJLAR

Değerli müminler! 

Peygamberimiz (a s ), bu fani dünyaya veda etmeden kısa bir süre önce, 632 yılında Arafat meydanında yüz bini askın Sahâbe’ye hitaben yaptığı, Veda Hutbesi denilen tarihî konusmasıyla bu dinin kemale erdiğini ilan etmisti.Tarihe “Veda Hutbesi” adıyla geçen bu tavsiyeler, "İnsan Hakları Bildirisi"nden asırlar önce, insanlığa; insan hakları, esitlik, özgürlük gibi konularda bir manifesto niteliğindedir.

Rasulullah a.s“Ey insanlar!.. Bugünleriniz nasıl kutsal bir gün ise; bu aylarınız, bu kentiniz nasıl mübarek ve kutsal ise; canlarınız, mallarınız, namus ve onurlarınız da öylece değerlidir ve her türlü tecavüze karsı dokunulmazdır”1 demek suretiyle insan hakları konusunda beseri hiçbir kanunun ve metodun ulasamayacağı kalıcı ilkeler ortaya koymustur. Đnsanlık tarihinin temel sorunlarından olan ve ancak değeri günümüzde anlasılabilen kadın haklarının korunması ve gözetilmesi konusunda da Peygamber Efendimiz bize su tavsiyeleri yapmaktadır: Ey insanlar!.. Sizlere kadınların haklarını gözetmenizi, bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Sizin kadınlar üzerinde haklarınız var, kadınların da sizin üzerinizde hakları var… Kadınlara en iyi sekilde davranmanız gerekmektedir. Rasulullah bu hutbesinde sirkten, insanlığı kırıp geçiren, bağlarını yıkan, hayır kaynağıyla iliskisini koparan; hevaların kusattığı ve sehvetin esir aldığı derin çukurlara yüzüstü atan bu kötü sonuçlar doğuran hastalıktan bizleri su ifadelerle sakındırmıstır. “Dikkat ediniz…Su dört seyden kesinlikle uzak durunuz: Allah’a hiçbir seyi ortak kosmayınız, haksız yere Allah’ın haram kıldığı cana kıymayınız, zina etmeyiniz, hırsızlık yapmayınız.” 

Muhterem müminler! 

Aziz peygamberin bu hutbeyi 14 asır evvel irad ettiğini unutmayalım. O zamanlar, dünyada en medeni olarak bilinen ülkelerde bile, eğlence olsun diye insanlar, birbirine veya vahsi hayvanlara öldürtülüyordu. Dünyanın her yerinde, Allahın emaneti olan kadınlar ve ekonomik, sosyal olarak “alttakiler”, insan sayılmıyor, hayvan ve esya muamelesi görüyordu. Đste böyle bir dünyada; bütün kötülüklerin fenalıkların ve azgınlıkların yasandığı bir ortamda Mekke’de bir ses yükseliyordu: “Ey insanlar! Rabbiniz bir, atanız birdir; hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın Araba üstünlüğü yoktur. Beyaz ırkın siyaha, siyah ırkın beyaza üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvâdadır.”1 Dünyada, bu çağrının yankı bulduğu toplumlarda, ülkelerde; bütün islâm beldelerinde farklı ırkların ve dinlerin mensupları aramıza fitne tohumları ekilinceye kadar bir arada barıs içinde yasadılar. 

Değerli kardeslerim! İnsanlık herkesi kusatıcı bir ahlak sistemi arıyor. İnsan da dâhil olmak üzere canlı cansız bütün varlığa saygı ve sevgi gösterilmesini ve onların korunmasını sağlayan bir ahlâk… Tarih bize gösteriyor ki, bunu ancak âlemlere rahmet olan o yüce Peygamber’in yukarıda özetini sunduğumuz çağrısına uyanlar basarabilir. 

Hutbemi basta okuduğum ayeti kerimenin mealiyle bitirmek istiyorum. “Ey insanlar, süphe yok ki biz sizi bir erkekle bir disiden yarattık ve sizi, asîretler ve kabîleler haline getirdik tanısın diye; süphe yok ki Allah katında sevâbı en çok ve derecesi en yüce olanınız, Allah’tan en fazla çekineninizdir; süphe yok ki Allah, her seyi bilir, her seyden haberdardır.”2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder