İslamin Engellilere Bakisi

İSLAMIN ENGELLİLERE BAKIŞI[1]
Muhterem Müminler!

“Engelli” kavramı; Doğuştan veya sonradan, herhangi bir hastalık veya kaza sonucu, bedensel, zihinsel, ruhsal, sosyal, duyusal ve duygusal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan bireydir.

İnsanların çoğu sağlıklı bir şekilde dünyaya gelirken, bazıları da engelli olarak doğmaktadır. Bazı kimseler de sağlıklı bir şekilde doğmakla beraber, hayatının sonraki bir döneminde değişik sebeplerle engelli duruma düşebilmektedir.

İster sağlıklı ister engelli olsun her insan, Allah'ın yeryüzünde yarattığı en kıymetli ve en değerli varlıktır. Yüce Rabbimiz Kur’an’da; “Biz gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık”[2] buyurmaktadır. Bu yönü ile insan, saygı ve hürmete layık bir varlıktır.

Kıymetli Mü’minler!

Engellilik hali, insanın temel fonksiyonları açısından eksiklik olsa da, insanî yönden bir kusur değildir. Bu dünya bir imtihan yeridir ve insanın sahip olduğu veya olamadığı her şey bu imtihanın bir parçasıdır. Fizikî güzellik bir imtihan vesilesi olduğu gibi, engelli olma hali de bir imtihan vesilesidir. O halde, zengin ve güzel olan mutlaka üstün olmadığı gibi, fakir veya bazı uzuvlarını kaybetmiş olan bir kimse de değersiz değildir. Zaten Kur'ân'da:"Sizin en değerliniz takvada en ileri olanınızdır."[3] buyrularak üstünlük takvaya yani Yüce Allah’a karşı duyulan sorumluluk duygusuna bağlanmıştır. Allah Resûlü (s.a.s)’de; "Allah sizin sûretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Fakat, kalblerinize ve amellerinize bakar.”[4] buyurarak, Allah'ın insanlara muamelesinin kalbindeki samimiyetine göre olacağına işaret etmiştir.

Değerli Mü’minler!

Peygamberimiz (s.a.s.), engelli sahabîlere hususi ilgi ve şefkat göstermiş ve onları toplumun faydalı bireyleri haline getirmiştir. Ashabından görme engelli Abdullah İbn Ümm-i Mektum’u, kendileri Medine dışına çıktığı zamanlarda yerine vekil bırakmış olması buna bir örnektir. Yine Bedir savaşına katılmış görme özürlü Medineli bir sahabi olan Itban bin Malik’in davetine icabet edip onun evine gitmiş, kendisine ikram edilen yemekten yemiştir. Bu örnekler Efendimiz’in (s.a.s) engelli olan sahabelerini onurlandırdığı nice güzel örnekten birkaçıdır.

Özürlü kardeşlerimizin toplum hayatına katkıda bulunmaları için, yeteneklerini geliştirmek üzere onlara uygun mekanlar hazırlanması, eğitim imkanı sağlanması, yapabilecekleri işlerin verilmesi hem insanî ve hemde İslâmî görevimizdir.

Muhterem Müminler!

Toplum olarak bizler de engellilere Peygamberimiz'in(s.a.s) ahlakını örnek alarak sevgi, ilgi ve şefkatle yaklaşmalıyız. Nitekim Peygamber Efendimiz, (s.a.s) engelli kimselere yapılacak her türlü iyilik ve yardımı sadaka olarak değerlendirerek "Âmâya rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, muhtaç bir kimseyi ihtiyacını tedarik etmesi için gerekli yere götürmen, derman arayan dertlinin imdadına koşman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen, bütün bunlar sadakadır.”[5] Buyurmuşlardır. Bir başka hadislerinde ise Peygamberimiz (s.a.s) “Merhamet, sevgi ve birbirine destek olmada mü’minler, bir beden gibidir. O bedenin bir uzvu hastalanınca vücudun diğer organları, hasta uzvun elemini paylaşırlar.”[6] Buyurarak müminlerin her hal ve şartta birbirlerinin sıkıntılarına ortak olmaları gerektiğini bizlere hatırlatır.

Değerli Müminler Hutbemi bir hadisi şerif ile bitiriyorum:

“Bir kimsenin mü’min kardeşini herhangi bir kusuru veya fizikî engeli sebebiyle küçümsemesi günah olarak ona yeter”[7]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder