DİLİN ESİRİ OLMAYALIM!
Kardeşlerim!
Okuduğum
ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Her kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle
Allah'a aittir. Güzel sözler Allah’a yükselir, güzel sözü de salih amel
yükseltir...”[1]
Okuduğum
hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) bizleri şöyle uyarıyor: “Allah'a ve ahiret gününe inanan ya hayır
söylesin ya da sussun...”[2]
Aziz
Kardeşlerim!
Canlılar
içinde meramını dil ile ifade etme, konuşma yeteneği sadece insana bahşedilmiştir.
Rahmân, insanı yaratmış, ona düşünme ve konuşmayı öğretmiştir.[3]
Kelam, Yüce Rabbimizin sıfatlarından olup insana ilahi bir emanettir. Bu
emaneti, sahibinin rızası doğrultusunda kullanmak ve korumak ise mümin olarak
en önemli sorumluluklarımızdandır.
Kur’an-ı
Kerim şüphesiz ki sözlerin, kelâmın en güzelidir. Bu en güzel söze iman ve
itaat eden biz müminlerin de, en güzel kelamı konuşmamız, bir başka ifade ile
sözümüzün hayrolması imanımızın bir gereğidir.
Değerli
Kardeşlerim!
Dilden
ölçüsüzce çıkan kimi söz ve konuşmalar lisanın afetleri olarak
nitelendirilmiştir. Kerim Kitabımız, bize anlamsız ve boş konuşmadan,
gıybetten, su-i zandan, iftiradan, alay etmekten, yalan söylemek ve yalan yere
yemin etmekten, yapmadığını söylemekten ve ifsâd edici her türlü sözden uzak
durmamızı emreder.
Bilinmelidir
ki; böylesi fiiller, insanlar arasında huzuru bozduğu gibi âhirette de azaba
neden olacaktır. Peygamberimiz (s.a.s) tarafından, “elinden ve dilinden emin
olunan insan” olarak tanımlanan Müslüman[4],
kalbiyle sû-i zan besleyen, diliyle gıybet eden, insanları arkalarından
çekiştiren, onların kusurlarını araştıran, ayıplarını ortaya döken, sözleriyle
kardeşini yaralayan insan değildir. Mümin, böyle bir kişiliğe sahip olamaz. İmanı
gereği, güzel ahlâkın erdemlerini kuşanan insan olan Müslüman[5],
kardeşinin mahremiyetine dil uzatarak onun şerefini, onur ve haysiyetini zedeleyemez.
Kıymetli
Kardeşlerim!
Üzülerek
belirtmek gerekir ki günümüzde bir eğlence unsuruymuş gibi gösterilen dedikodu
faaliyetleri, asılsız söz ve ithamlar, iftira, yalan ve çirkin sözün her
türlüsü özellikle iletişim araçları ile merak ve ilgi uyandıracak tarzda
sunulmaktadır. Bu şekilde âdeta bir yalan ve gıybet sektörü meydana
getirilmektedir. Bu durumun ise dinî ve ahlâkî açıdan fert ve topluma çeşitli
zararları vardır.
Özellikle
sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan bir haber, milyonları etkileyebilmekte,
kitleleri tesir altına alabilmektedir. Kimileri bilgisayar başında, ilahi
gözetim altında olduklarını unutarak kişilerin haysiyetini, şerefini
zedeleyecek sorumsuz tutumlar sergileyebilmektedirler. Böylece, bir taraftan kul
hakkına, diğer taraftan da toplumda infiale neden olarak kamu hakkına
girmektedirler. Oysa sadece yanındayken değil, yokluğunda da bir insanın hukukunu
çiğnememek, onurunu zedelememek müminin iman ve ahlakının bir gereği değil
midir? Dedikodu, yalan, iftira, gıybet gibi kötü sözlerle dilini zehirli bir ok
haline getirenler, bunun bir hesabının olacağını düşünmezler mi?
Kardeşlerim!
Malumdur
ki kap, içindekini dışa yansıtır. İnsanın dili de kalbinin aynasıdır. Eğer kişi
berrak bir zihne, tertemiz bir gönle sahipse dilinden de güzellikler dökülür.
Kötü düşüncelerin, çirkin işlerin esiri olmuş bir kalp, dili de köreltir. İşte
Allah Resulü’nün dil ile kalbin ilişkisini vurgulayan şu hadisi ne kadar da önemlidir: “Zandan uzak durun. Zira zan, sözün en
yalanıdır. Birbirinize kulak misafiri olmaya çalışmayın, birbirinizin özel
hâllerini araştırmayın, birbirinizle üstünlük yarışı içine girmeyin,
birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt
çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeşler olunuz.”[6]
Aziz
Müminler!
Dil,
kelam bize bahşedilmiş en önemli nimetlerdendir. Geliniz, bu nimeti rıza-i ilahiye
uygun kullanalım. Söylediklerimiz, yaşadıklarımız, yaşadıklarımız da
söylediklerimiz olsun. Sözümüzün, dilimizin bir ahlakı, bir adabı olsun. Sözlerimiz
hikmetli ve ibretli, sözlerimizin gayesi de insan onuru ve haysiyetini
yüceltmek olsun. Biz, söylediklerimizin değil, söylediklerimiz bizim esirimiz
olsun. Dedikodu, gıybet, sû-i zan, yalan, iftira ve çirkin sözlerle hem
insanlar hem de Rabbimiz katındaki değerimizi düşürmeyelim. Efendimiz
(s.a.s)’in sıklıkla dile getirdiği şu duayı kendimize şiar edinelim:
“Allah'ım!
Kulağımın kötülüğünden, gözümün kötülüğünden, dilimin kötülüğünden, kalbimin
kötülüğünden sana sığınırım.”[7]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder