Hz Peygamber Ve İnsanlik Onuru

HZ. PEYGAMBER VE İNSANLIK ONURU[1]

Muhterem Müslümanlar!
İnsanlığa gönderilen bütün ilahi mesajlarda insanın manevi şahsiyetinin en önemli öğesi olarak onurun korunmasına özel bir önem ve ağırlık verilmiştir. Bu çizginin son halkası olan İslam da, insanı insan yapan değerler üzerinde hassasiyetle durmuş, Hz. Peygamber (s.a.v) bu değerleri bizzat hayatında uygulayarak insanlığa ışık tutmuştur.

Günümüz dünyasında malesef insanlık onuruyla bağdaşmayacak olaylara, cinayetlere, aşağılamalara, temel hak ve hürriyetleri zedeleyen uygulamalara hemen hemen her gün şahit olunmaktadır. Başkanlığımız, Bu sebeple 2013 Yılı Kutlu Doğum Haftasında tema olarak “Hz. Peygamber ve İnsan Onuru”nun ele alınması karara bağlanmıştır. Hafta boyunca gerçekleştirilecek etkinliklerde, insan haysiyeti ve insan onuru bütün yönleriyle ele alınacaktır.

Aziz Müslümanlar!

İslami açıdan insanoğlunun üstünlüğü yaradılıştan ziyade Allah Teala’nın sadece insana bahşettiği bir lütfüdür. İsra suresi 70. Ayette: “Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık.” Buyrulur.

Yine Kur'an'ın vurguladığı üzere, yeryüzündeki her şey insan için yaratılmıştır[2]. İnsan kullanmak üzere belli özellikler, yetenek ve potansiyellerle donatılmıştır. Buna göre belli hak ve özgürlükler, ilahî iradenin tecellisi olarak manevi tekâmül yolunun başlangıcında, insan sûret’ini kazanan herkese hiçbir ayrıcalık olmaksızın bahşedilmiştir.[3]

Evet onur ve asalet, başka hiçbir canlıya verilmemiş üstün insani niteliklerdendir. İnsanoğlunun bu üstünlüğü karşısında melekler dahi ona saygı göstermişlerdir. Sad suresinde şöyle buyurulur: "Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin. Derken bütün melekler topluca saygı ile eğildiler. Ancak İblis eğilmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu."[4]

Aziz kardeşlerim!

İnsanlık onuru, her insanın sahip olması gereken yaşam hakkı, ikamet hakkı gibi temel haklarının yanı sıra insan varoluşunun ve kimliğinin en temel işaretlerindendir. Her insan dinine, ırkına, düşüncesine bakılmaksızın insanlık onuruna sahiptir. Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de bir insanı öldürenin tüm insanlığı öldürmekle eş sayılacağını, aynı şekilde bir insanın onurunu korumanın tüm insanlığın onurunu korumakla aynı olduğunu belirtmiştir.[5] Dolayısıyla insanlık onuru insanlığın ortak paydası sayılmıştır.

Kur’an’a göre insanın üstünlüğü kişisel değil bilakis tüm insanlığa aittir. İslam insanları inançlarına, düşüncelerine, ırklarına yada dinlerine göre kategorize etmez. İslam’da birinci sınıf, ikinci sınıf insan gibi ayrımlar yoktur. Kadın-erkek, Müslüman-Müslüman olmayan, siyah-beyaz tüm insanlar insan olmaları itibariyle eşittir ve aynı haklara sahiptirler. Hiçbir ırk bir diğerinden üstün değildir. Hucurat suresi 13. ayette ırkların bir üstünlük vesilesi olmadığı, Allah Teala’nın insanları birbirlerini tanımaları için kadın ve erkek olarak kabile ve ırklardan meydana getirdiği bildirilmiştir.

Değerli Müminler!

Dinlerin gayesi insanlığın onuru, huzur ve mutluluğudur. Dini anlayışa göre insanlık için gerekli olan onur huzur ve mutluluğun sağlanması ve korunması için gerekli beş temel esas vardır. Bunlara “olmazsa olmazlar” anlamına “zarûriyyât-ı diniye” denir. Bu beş temel esas şunlardır: 1-Nefsin (canın) korunması, 2-Aklın korunması, 3-Dinin korunması, 4-Neslin korunması, 5-Malın korunması.[6]

İnsanoğlunun içinde yaşadığı dünya meseleleri bu beş esasa dayanmaktadır. İslami herhangi bir emir ve yasağa bakarsak, insanın lehine, kişi ve toplum yararına muhakkak bir fayda görürüz. İbadetler ve haramlar, bir hikmet üzere istenmekte ve neticesinde insanın ebedi hayatı kazanmasına vesile olduğu gibi, dünyada da en değerli ve en onurlu yaşamı sağlamasına matuf olmaktadır.

Muhterem Cemaat!

İnsan onuru gündelik hayatın bir parçasıdır. Onurla yaşamak insanın hem hakkı hem vazifesidir. İnsanlar Allah’ın yarattığı üzere istek ve arzularını helal ve yasal yollardan gidermelidir. Bu, insanın bir hakkı ve özgürlüğüdür. Lakin kendi özgürlüğünü yaşarken diğer bireylerin hak alanına tecavüz etmemelidir. İnsanın özgürlüğü diğerinin özgürlük alanını kısıtlayamaz. İnsanın, arzu ve isteklerini sınırsız şekilde doyurması ya da bazı arzularını bastırması aynı şekilde yanlıştır ve bu kişinin kendi nefsine zulmüdür. Her onur kırdığımızda ötekinin onuru kadar kendi onurumuzu da zedelemiş oluruz. Onurlu yaşamak için, onurlu yaşatmak şarttır. İşte bu yüzden Kur'an, insanı yeryüzünde kula kul olmaktan çıkararak yalnızca Allah'a kul olmaya çağıran ve O'na ebedi saadet bağışlamak için Allah tarafından indirilmiş bir hayat nizamıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder