Mevlana Ve Yedi Ogudu

MEVLANA VE YEDİ ÖĞÜDÜ[1]
Kıymetli Müminler!

Hayat kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’i en iyi şekilde anlayan ve yaşayan, Rabbimize en güzel kulluk yapan hiç şüphesiz Hz. Peygamber (s.a.s)’dir. Yüce Rabbimiz bizlerden ona tabi olmamızı, onu sevmemizi, onun gibi bir hayat yaşamımızı istemektedir.

Asr-ı saadetten, yani Ashab-ı Kiram döneminden günümüze kadar Peygamber Efendimizi en güzel örnek alan, onun gibi bir hayat yaşamaya gayret eden, Allah ve Resulünün emirlerine harfiyen uyan pek çok örnek şahsiyet vardır. İslam’ı benliğine sindirmiş bu örnek şahsiyetlerden ve Hak dostlarından biri de “Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle hayatını özetleyen, ölüm gününe“Şeb-i Arûs” (Allah’a kavuşma günü) diyen, Kuran ve sünnete olan bağlılığını “Ben şu canı, bu tende taşıdığım sürece, Kur’an’ın kölesiyim, Muhammed Mustafa’nın ayağının tozuyum” sözleriyle dile getiren Mevlana Celaleddin-i Rumi’dir.

Hz. Mevlana, Peygamber efendimizin ”Müminlerin iman bakımından en kâmil olanı, ahlakı en güzel olanıdır”[2] sözlerine gönülden inanmış, “İman baştanbaşa edeptir, İslam yolu edep ve hürmet yoludur. İnsanın kemale ermesi gönüllerin takva ile buluşması, güzel ahlak ve üstün edep ile mümkündür” buyurmuştur.

Ömrü boyunca Kur’an ve sünnetten beslenen, her konuda Allah ve Resulüne itaat eden, hak aşığı Mevlana, bütün insanlara şöyle seslenmekte ve evrensel mesaj yüklü ifadeleriyle engin hoşgörüsünü şöyle ortaya koymaktadır:

“Gel, gel, ne olursan ol yine gel, ister kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel, bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…”

Değerli Müminler!

İslam’ı bütün benliği ile özümseyip yaşamış olan Hz. Mevlana, insanları gerçek anlamda Allah’a kul olmaya davet etmiş, Peygamberin ve Salih kimselerin yolundan yürümelerini istemiştir. Allah’a kulluk yolunda bulunan kimselerin, birtakım çetin imtihanlara tabi tutulsalar da sonuçta hiçbir kayıplarının olmayacağını bildirmiştir. Böylesine bir kulluk şuuru ile yaşayarak Rabbine kavuşan Hz. Mevlana, sadece Allah’a olan kulluğu ile çoşmuş ve ”Kul oldum, Kul oldum, Kul oldum! Ben sana hizmette iki büklüm oldum, her köle azat edilince sevinir, ilahi, ben ise sadece sana kul olduğum için seviniyorum” demiştir.

O, Allah Resulünün izinden yürümüş, hoşgörünün, sevginin ve barışın timsali olmuştur. Onun hoşgörü konusunda bizlere rehber olan şu sözlerine ve çok kıymetli şu öğütlerine bugün ne kadarda çok muhtacız: “Bizim Peygamberimizin yolu aşk yoludur. Aşksız olma ki ölü kalmayasın. Sevgi acıyı tatlı, bakırı altın eder. Her an iyilik tohumu ek, çünkü ekmedikçe biçemezsin”.

“Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol! Şefkat ve merhamette güneş gibi ol! Başkalarının kusurlarını örtmede gece gibi ol! Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol! Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol! Hoşgörülü olmada deniz gibi ol! Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!”

Bu vesile Hz. Mevlana’yı ve bütün İslam büyüklerimizi rahmetle anıyoruz, ruhları şad olsun. Rabbim, cümlemizi Peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve salih kullarının yolundan giden dürüst ve erdemli kullarından eylesin.

Hutbemi, Zümer Suresi 9. Ayet-i kerimenin meali ile bitirmek istiyorum: “Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder