İslamin Sosyal İnsan Yaklasimi

İSLÂM’IN SOSYAL İNSAN YAKLAŞIMI

Muhterem Müslümanlar!

İslâm, kendisini yalnızca insanın manevî kurtuluşuyla sınırlayan bir din değil, aynı zamanda kişinin manevi kurtuluşunu, dünyevî durum ile irtibatlandıran bir dindir. Hz. Peygamber (sav) Medîne’ye hicretten sonra kurduğu ilk yapı cami, diğeri ise çarşıdır. Bunların biri İslâm’ın ahiret boyutuna işaret ederken, diğeri ise, dünya boyutuna işaret etmektedir. Cenab-ı Allah kainatı belli bir denge içinde yaratmıştır. İnsan da bu kainatın bir parçasıdır. Kainat içinde insan, başta kendi nefsiyle, hemcinsleriyle, diğer canlılarla, hatta çevreyle uyumlu ve dengeli yaşaması şarttır. Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır; “İyilik ve Allah'ın yasaklarından sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir.”[1]

Aziz Cemaat!
Din, hem bireyi, hem de toplumları etkileyen sosyo-kültürel bir kurum ve insanın günlük hayatındaki davranışlarına yön veren bir faktördür.[2] İbadetlerde dinin kişiselliği ve vicdaniliği kadar, toplumsallığı da önemlidir. Öte yandan, genel olarak bilindiğinin aksine, ibadetlerin özü, biçimlerinde değil, aynı zamanda bireysel ve toplumsal boyutlarıyla, insanın kendine yabancılaşmasını ve toplumdan kopmasını önleme amacında gizlidir.[3]

Kur’an-ı Kerimde; “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. Antlaşma yaptığınız zaman, Allah’a karşı verdiğiniz sözü yerine getirin. Allah’ı kendinize kefil kılarak pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı bilir.”[4] Buyurularak sorumluluk alanlarımız anlatılırken bir başka ayette de; “Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız.”[5] buyurularak yaptıklarımızın kayda geçtiği bunlardan dolayı hesaba çekileceğimiz haber verilmektedir.

Muhterem Cemaat!

Şüphesiz, dinimizde Allah’a imandan insanlara kötülük yapmamaya kadar uzanan binlerce hayır ve iyilik yolu bulunmaktadır ki, bunların her biri aynı zamanda soysal yardımlaşma ve dayanışma vasıtalarıdır. Bu konuda Ebû Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İnsanların her bir eklemi için her gün bir sadaka gerekir. İki kişi arasında adâletle hükmetmen sadakadır. Bineğine binmek isteyene yardım ederek bindirmen yahut yükünü bineğine yüklemen sadakadır. Güzel söz sadakadır. Namaz için mescide giderken attığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan gidermen de sadakadır.”[6] Ayrıca Peygamberimiz (sav) “Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslümandan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir müslümanın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter. ” [7] buyurmuştur.

Değerli Mü’minler!
İslam, insanın belli başlı bazı davranışlarını, hayatının belirli bazı bölümlerini değil, hayatını bütünüyle konu edinir ve ana karnından dünyaya, dünyadan ölüme kadar sorumluluk bağlamında onu takip eder. Böylece insanın hem davranışlarını, hem de davranışlarına yön veren duygularını eğitir, terbiye eder.

Peygamberimiz (sav); “Bir kimse, bir mü’minin dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da kıyamet gününde o mü’minin sıkıntılarından birini giderir. Bir kimse darda kalana kolaylık gösterirse, Allah da ona dünya ve âhirette kolaylık gösterir. Bir kimse, bir müslümanın ayıbını örterse, Allah da onun dünya ve âhiretteki ayıplarını örter. Mü’min kul, din kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da o kulun yardımındadır. Bir kimse ilim elde etmek için bir yola girerse, Allah da ona cennetin yolunu kolaylaştırır. Bir cemaat, Allah Teâlâ’nın evlerinden bir evde toplanıp Allah’ın kitabını okur ve onu aralarında müzakere eder, anlayıp kavramaya çalışırlarsa, üzerlerine sekinet iner ve kendilerini rahmet kaplar. Melekler onları kuşatırlar, Allah Teâlâ da onları kendi nezdinde bulunanların arasında anar.”[8]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder