Hz Peygamberin sunnetine ittiba

Değerli Mü’minler!

Sünnet, yol, gidişat, adet demektir. Istılah olarak Peygamberimizin sözlerine, fiillerine ve onayladığı her şeye sünnet denir. Peygamberimizin sünnetine tabi olmadan Allah-ü Teâlâ’nın rızasına uygun bir hayat yaşamak mümkün değildir. Bu hakikati Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle beyan ediyor: “De ki (Ey Muhammed): “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[1]

Aziz Mü’minler!

Kur’an-ı Kerim’de bildirilen ibadetlerin nasıl yapılacağını, haramlardan ne şekilde sakınılacağını bizlere açıklayan ve gösteren Hz. Peygamber ve O’nun sünnetidir. O’na beyan etme yani açıklama görevini yine Yüce Kitabımız vermektedir. Sünnet olmadan Kur’an-ı tek başına anlamak mümkün değildir. Hz. Peygamber Kur’an-ı en iyi anlayan kimsedir. Onun sünneti, Kur’an’ın hayata dönüşmüş şeklidir. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayette Allah’a itaatle birlikte Peygambere itaat emredilmekte, Peygambere itaatin Allah’a itaat anlamına geldiği ifade buyrulmaktadır: “Kim Resule itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik.”[2] Bu hususta bir diğer ayet şudur: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere ve sizden olan idarecilere de itaat edin.”[3] Başka bir ayet de şudur: “Peygamber size ne verdi ise onu alın, size neyi yasakladı ise ondan da sakının. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın azabı çetindir.”[4]

İşte bu ayeti kerimeler gösteriyor ki; Peygamber’in emirlerine uymak Müslüman kimse için bir mecburiyettir. Peygamberimiz “Sünnetimden yüz çeviren benden değildir”[5] buyurmuştur. Bu demektir ki, sünnete tabi olmayan bir müddet sonra artık Müslüman kimliğini kaybedecektir, böylece İslâm’dan uzaklaşacak, sonrasında belki de dinden çıkacaktır. Efendimiz (sav) Veda Haccında “Size iki şey bırakıyorum, Onlara sarıldığınız müddetçe sapıklığa düşmezsiniz. Bunlar Kur’an ve Sünnettir”[6] buyurmuştur.

Günlük yaşamında sünnete uymayan Müslümanlar, mecburen sünnet dışındaki yaşam biçimlerine tabi olmak zorunda kalacaklardır. Bu da onların Müslüman kimliklerini kaybetmelerine, bid’ata düşmelerine, fikren bölünmelerine ve gruplaşmalarına neden olacaktır.

Muhterem Kardeşlerim!

Son dönemlerde sünnete yeterince değer vermeyip sadece Kur’an’a tabi olmaya çalışan bir görüntü veren insanlar medyanın gündemini meşgul etmektedir. Efendimiz o insanları bakınız nasıl haber vermiştir: “Koltuğuna yaslanmış bir adama benim hadislerimden biri okunur da o kişi ‘Bizimle sizin aranızda Allah’ın kitabı vardır. Onda helâl bulduğumuzu helâl, haram bulduğumuzu haram kabul ederiz. Biz kitapta ne bulursak ona tabi oluruz’ der.”[7] Sünneti dışlayan bu tutum vahim bir hatadır. Hâlbuki Kur’an’ın kendisi Müslümanların Hz. Peygambere tabi olmalarını istemektedir. O halde sünnete uymak, Kur’an’ın isteğidir.

Sünnetler dinimizi doğru yaşamamızı sağlayan Hz. Peygamberin de yaptığı uygulamalardır. Yukarıda ifade edilen ayet ve hadislerde izah edildiği gibi sünnetin dindeki değeri tartışılmazdır. Bir Müslüman sünneti yaşadıkça aslında Kur’anı yaşıyor ve Rabbinin rızasını kazanıyor demektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder