Anne Babaya İtaat

ANNE-BABAYA İTAAT
Aziz Mü’minler!

Müslüman kimsenin hem Allah’a hem de onun yarattığı insanlara olmak üzere iki cihete karşı sorumlulukları vardır. Müslümanın Allahtan sonra en büyük sorumluluğu anne ve babasına karşıdır, çünkü bir insanın üzerinde en çok anne ve babasının emeği vardır.

Yüce Kitabımızda anne ve babaya iyilik yapılması, onlara kırıcı davranılmaması emredilmiş ve onlara nasıl dua edileceği gösterilmiştir. Ayette, “Rabbin sadece kendisine ibadet etmenizi, anne ve babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri ya da her ikisi sizin yanınızda yaşlanırsa kendilerine öf bile deme, onları azarlama! İkisine de güzel söz söyle! Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve “Rabbim küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!”[1]

Muhterem Kardeşlerim!

Anne babamızın bizim üzerimizdeki hakları çok büyüktür. Onlar bizi helâl rızıkla besleyebilmek için çalışıp didinen, maddi ve manevi ihtiyaçlarımızı gidermeye çalışan, bizlere güzel bir dini terbiye verme gayretinde olan insanlardır. Üstelik bu çabayı hiçbir karşılık beklemeden gösterirler. Bu yüzden onların hakkı ödenmez. Bilhassa annelerin hakkı daha fazladır. Çünkü anne babadan daha çok zahmet çeker. Karnında taşıdığı çocuğu büyüdükçe zahmeti artar. Çocuk doğunca onu emzirir. Sağlıklı olarak büyümesine özen gösterir. Bu konuda hiçbir fedakârlıktan kaçınmaz. Çoğu zaman gece uykusunu terk ederek çocuğunun hizmetini seve seve yapar. Hele özürlü çocuğu olan annelerin fedakârlığını anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır. İşte bu yüzden “Cennet annelerin ayakları altındadır”[2] buyrulmuştur. Bu sebeple Peygamberimize gelerek, “Ey Allah’ın Rasûlü! İnsanlar arasında iyi davranmama en layık olan kimdir?” diye soran adama Efendimiz üç kez üst üste “annendir”, diye cevap vermiştir. Sonra da “babandır”[3] buyurmuştur.

Muhterem Kardeşlerim!

Sahabî Abdullah b. Mes’ud anlatıyor: Peygamberimize “Allah’ın en sevdiği amel hangisidir diye sordum? “Vaktinde kılınan namazdır” buyurdu. Sonra hangisi, dedim. “Anne babaya iyilik etmek” buyurdu. Sonra hangisi dedim. “Allah yolunda savaştır” buyurdu. Yüce Rabbimiz Müslüman bireyde anne babaya karşı vefa duygusunun gelişmesini istemektedir. Çünkü anne babasının iyiliklerini takdir etmeyen kul, Rabbinin iyiliklerini de takdir edemeyebilir.

Anne babanın rızasını almak cennete girmeye vesile olacaktır. Efendimiz (sav) “Anne babasından birinin ya da her ikisinin yaşlılık zamanlarına yetişip de cennete giremeyene (onları razı ederek cennete girmeyi hak edemeyene) yazıklar olsun”[4] buyurmuştur. Böyle bir fırsattan yararlanamayan manevi kayıp içindedir.

Aziz Kardeşlerim!

Beni Seleme kabilesinden gelen bir adam Peygamberimize “Ey Allahın Rasûlü! Anne ve babamın ölümlerinden sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı?” dedi. Peygamberimiz (sav): “Evet, onlar için Allah’tan af dilemek, vasiyetlerini ve taahhütlerini yerine getirmek, onların vasıtasıyla akraba olunan kimseleri ziyaret etmek ve onların dostlarına ikramda bulunmaktır”[5] buyurdu.

Netice olarak anne ve babamıza karşı güler yüzlü olmalıyız. Onlarla kırıcı ve sert konuşmamalıyız. Allah’a itaatsizlik olmadıkça isteklerini yerine getirmeye çalışmalıyız. Geçim sıkıntısı içindeyseler yardım etmeliyiz. Vefat etmişlerse ruhları için sadaka vermeli ve dua etmeliyiz. Vasiyetlerini yerine getirmeliyiz. Onların geride bıraktığı dostlarına iyiliklerde bulunmalıyız. Sadece eşimiz ve çocuklarımıza değil, onlara da vakit ayırarak onları yalnızlığa terk etmemeliyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder