Peygamberimizin Ehli Beyti

PEYGAMBERİMİZİN EHLİ BEYTİ

Ehli Beyt, İslâm semasının yıldızı ve ışık saçan güneşidir. Hepsi de bizzat Peygamber Efendimizin ilmiyle ve terbiyesiyle büyümüş ve Onun ahlâkıyla ahlâklanmışlardır. "Ehli Beyt" kelimesi Efendimizin ailesini ifade eder. Kur'an'da Ehli Beyt için mealen şöyle buyrulmuştur: "Allâh, ancak size Ehli Beyt'ten her çeşit pisliği ve kötülüğü giderip sizleri tertemiz kılmak ister." (El Ahzab/33) Ehli Beyt hakkında bulunan ayetler ve hadislerden dolayı İslâm âlemi Ehli Beyt üzerine titrer, saygıda kusur etmemeye dikkat eder. Ehli Beyt, ilim tedrisatında kapısı çalınan ilk adres olmuşlardır. Çünkü onlar ilmi ve dini birinci ağızdan öğrenmişlerdir. Öğrendikleriyle amel eden Efendimizin Ehli Beyti İslâm akaidini tahrif etmek isteyen insanlara, kötü bid'atleri insanlar arasında yayıp hakikatten uzaklaştırmayı isteyenlere karşı her zaman ilk karşı duran ve İslâm'ı savunmada sahayı asla terk etmeyenler olarak tarih sahnesinde bulunmuşlardır. Bu yolda nice şehitler verip, gazvelerde bulunmuşlardır. Verilen her can, akıtılan her kan onların Allâh'ın dinine olan bağlılıklarını kat be kat artırmıştır. Ehli Beyt'i sevmemiz bize emredilmiştir. Kur'an'da mealen şöyle geçmektedir: "Ey Peygamber, Müslümanlar'a de ki: Ben peygamberlik vazifesi yolunda (çektiğim zahmetlerin) karşısında, sizden hiçbir ücret istemiyorum; sizden istediğim, ancak yakınlarıma (Ehli Beyt'ime) muhabbettir. Kim bir iyilik yaparsa, biz onun sevabını daha da artırırız." (Eş Şûrâ/23) Allâh-u Teâlâ, yalnızca onlara beş vakit namazda salât ve selam getirmeyi, Peygamberimizin ismi şeriflerinin yanında onların da isminin anılmasını istemiştir. Tahiyattan sonra okuduğumuz salli ve barik dualarında "Ve âle Elîhi" diyerek Ehli Beyt'i tazim ederiz. Kur'an'da bu husus şöyle belirtilmiştir: "Şüphesiz Allâh ve melekleri, Peygambere salât ediyorlar; Ey iman edenler, siz de Ona, yani Peygambere salât ve selam edin." (El Ahzab/56) Peygamber Efendimiz, torunları Hasan ve Hüseyin için, onları sevdiğinin ibaresi olması açısından "Onlar benden bir parçadır" şeklinde buyurmuşlardır. Onları o kadar çok severdi ki namaz kıldığı anda, onlarda oyun niyetiyle sırtına çıktıklarında ta ki inene kadar secde de kalırdı. Birini bir dizine diğerini de bir dizine oturtarak severdi. Cennet gençlerinin Efendisi olarak tanımlardı onları. Peygamberimizin böylesine sevdiği ve övdüğü Ehli Beyt'ini tabiî ki biz de çok severiz. Çünkü Efendimiz torunlarını işaret ederek mealen; "Kim bunları severse beni sevmiş olur, kim de onları sevmezse beni sevmemiş olur" buyurmuşlardır. Peygamberimizin nesli bu iki insandan çoğalarak bugüne kadar devam süregelmiştir. Peygamber Efendimiz, Kur'an'da bizlerin saygılı olmaya çağrıldığımız Ehli Beyt hususunda mealen şöyle buyurmuştur: "Sizin en hayırlınız benden sonra, Ehli Beyt'ime karşı en hayırlı davranan kimselerdir." Ve yine bu husus hakkında Peygamber Efendimiz mealen; "Ehli Beyt'im, Nuh'un gemisi gibidir; ona binen kurtulur, uzak duran ise helâk olur" buyurmuştur. Efendimiz, Buhari'nin rivayetinde mealen; "Asıl hayat, ahret hayatıdır" buyurarak Ehli Beyt'inin son derece takvalı ve mütevazı bir yaşam sürmesini istemiş ve bu yönde bir eğitim vererek bizlere en güzel örnek olmayı da ortaya koymuştur. Efendimiz, kızı Fâtîma annemiz için mealen; "Fâtîma benden bir parçadır; onu üzen beni üzmüş, onu sevindiren beni sevindirmiş olur" buyurarak kızını Cennet hanımlarının en faziletlilerinden olduğunu söylemiştir. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus olarak İslâm âlimleri şu noktayı göstererek hareket etmemizi istemektedirler. O da Ehli Beyt'i severken "İfrat ve Tefrit" çizgisine ve ölçüsüne dikkat etmemizdir. El üstünde haklı yere tuttuğumuz, çocuklarımıza isimlerini verdiğimiz, hayatlarından örnekler aldığımız, haklarında methiyeler yazdığımız bu insanları ölçü içerisinde sevip saymalıyız. Kendilerini Ehli Beyt sevdalıları olarak nitelendirip tanıtan insanlar, onları meth edeyim derken haklarında doğru olmayan, rivayeti ve ravisi olmayan yaşam hikâyeleri anlatarak zihin bulandırmaktadırlar. Veya Ehli Beyt'in şu an dirilse karşı çıkacağı bir yaşam şekillerinde ve ölçülerinde olması, ibadette İslâm'ın özünden uzaklaşmaları Ehli Beyt sevgisine sahip olduklarını ortaya koymaz. Ölçümüz 2.Abdulhamit Han'ın ölçüsü gibi olmalıdır. Eğer bizler Peygamberimizi ve Ehli Beyt'ini seviyorsak ilim almalı, ilim öğrenmeli, amel etmeli ilmimizle ve Peygamberimizin bırakmış olduğu miraslara, Kutsal Emanetler sahip çıkıp ilişkilerimizi güçlendirme çabası içerisine girmeliyiz. Allâh'ım! Bizleri; Peygamberini ve Onun Ehli Beyt'ini hakkıyla ve dosdoğru sevip yolundan gidenlerden eyle. ÂMİN.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder